29 Haziran 2016 Çarşamba

anlaşmalı zurna sohbet

ğer iki Kcrbclayı, gitmek için ayağa kalktılar. Hudayar Bey, Radı’ya döndü.

-Kadı Ağa, bir meselem var. Şüphesiz bu kadın şimdi benim nikâhlı karım. Ama sözüm şu ki, Kadı Ağa bu kadın biraz huysuzdur. Yani, o kadar da huysuz değil, biraz dengesizdir, Yani, o kadar dengesiz de değilde, böyle biraz aklı başında değil, deliye benziyor. Tabii, şimdi onun bana varmak istediğini siz de biliyorsunuz, o bana varmak istiyor, Velikulu öyle değil mi? Gvet, o da anasının biraz dengesiz olduğunu iııkar etmez yani aklı biraz başında değil. Şimdi mesele şu, biz köye gidip baktık kı. Zeynep kadının deliliği tutmuş, ondan sonra ben ne diyeyim?

Kadı, ağzını açıp bir şey söylemek istedi, ama Kasınıalı atıldı.

-Doğru. Kadı Ağa. Anamın biraz akiı başında değil, hele rahmetli babam Kcrbclayı Haydar öldükten sonra, anamın ağlamadığı gün olmaz. O kadar ağladı ki, sonunda kederde» deli oldu. Gerçeklen Kadı, benim anamın hastalığı var. Hastalandığında da Allah göstermesin, üstesinden gelinmiyor.

Kadı, teşbihini çevirerek şöyle dedi

-Sizin köyde gün görmüş biri yok mu? Sizin köyde deliler, divaneler başıboş mudur? Öyle şey olmaz.

Şehirde böyle bir şev yok. Şehirde birisi delirdi mi, oıııı yakalayıp hapse utarlar. O kadar dayak atarlar, o kadar aç bt rakırlar ki. aklı başına gelir.

Kadı sözünü bitirdi, Hudayar Bey tekrar sordu.

-Simdi mesele şu Kadı Ağa, kim bilir, belki şimdi bi gidip baktığımızda, Zeynep kadının hastalığı tutmuş, "B filana gitmem.” der. Sonra ben ne diyeyim? Çünkü bu kad; o kadar deli, o kadar kendinde değil ki, ‘'Ben oğlumu hiç vy kil etmedim.7’ demesinden korkarım,

Kcrbclayı Gafar, Hudayuı Bcy'in sözüne inandı için dedi ki.

•Beyim, “Ben oğlumu vekil etmedim.” diye nasıl lesiıı?! Peki, biz burada neciyiz? ikimizin yanında vekil otu (>ımn demesine kim bakar?

28 Haziran 2016 Salı

bandirma zurna sohbet

o Hudayur Bcy’i aramasını, cn sonunda da yorulup yol "iııde yine belki on, un beş yerde dinlenerek Danabaş'a . .'ligini anlam.

Ahmet, anlatırken her söz arasında bir yemin ediyordu.

> ıı il söylüyor. bir ‘'Vallahi” diyordu; bir laf söylüyor, bir I .un Hüseyin hakkı” diyordu, bir laf söylüyor, bir "İmam i11 r\ "Ccnab cmirin Zülfikan hakkı” diyordu. Ahmet'in an-1 I.ıraklan bitti. Anasına dönerek;

-Ana, ne pişirdin?

Yavrum, bir şey yok. öyle yavan ekmek... Eğer ister-«■ ıı yoğurt vur. getireyim.

lien yoğurt yemem. Biraz yemek pişirseydin ya! -Yavrum, ne bileyim, hu kargaşa büsbütün aklımızı katı,imli. Bakalım ne yapacağız? Ne yapalım, bugûıı yoğurt , arın inşallah, suna yemek pişiririm.

İzzet, biraz ekmek ve yoğurt getirip, oğlunun önüne l ■ ••‘.ıı. Oğlan, yemeye başladı. Karı koca, namaza durdular.

Mııhuınmeihasan emmi, namazı karısından önce bitirip, $• h|i oğlunun yanma oturdu, onun keyfîni, hâlini sormaya ' ı ıdı. Oğlan, başını önüne indirmiş, sadece yemekle meş-i'ui o Muhammcihasan emmi, oğlundan cevap alamayınca , •••• sordu:

Yavrum, şehirde ne var. ne yok?

\hmet, sanki bir şey söylemek istedi ama, ağzı yemek ıl m olduğundan anlaşılmadı. İzzet, namazı bitirip, kocasına ’ıı kızgın ve küskün bir halde, çocuğu eziyet ehnemesini ı ı 'diledi.

Muhammcihasan emmi, hu öğüde uyup, kenara çekildi, 1 "mı alıp, çevirmeye başladı, (.'evirirken alçak sesle dua

* iı • ulu. İ//et, ayağa kalktı, baş örtüsünü yavaşça masanın

■ ilip, birkaç sulanmış ekmek daha ğctirip. ortaya koy-ı -V asını ekmek yemesi için çağırdı Muhammethasan

• karısının sözünü dinleyip, sofranın başına geldi. Ah-oğurdu yiyip, kabım iyice temizlemişti Muhammethu-

»" ı ııııııi kabı önüne çekti, yoğurda ekmeğini batırmak is-

27 Haziran 2016 Pazartesi

Sohbet Zurna Sohbet Odaları

seyredeyim? Güze! hiibatıtn, rahmetlik babanın, o iki göztt* mün ışığı babanın...

lludayar Bey. bu sözleri öyle bir halde söylüyordu ki, sunki yüreği yanıyordu. Sol eliyle yeleğinin ucunu kaldırıp, güya gözünün yaşını siliyordu. Fakat, küçücük, akıllı bir kişi bile, Hudavar Bey'in gözünden hır daınla yaş akmadığım hemen unlaıdı.

-O. rahmetliğin malını mülkünü götürüp oynaşıyla yesin, bitirsin. Yu yetimler ne olacak? Ya sen ne olacaksın? Ne kötü gün!

Velikulu. ellerini cebine sokmuş, başı önünde. Hudayar’ın söylediklerini dinliyordu. Hııdayar Bey. sözlerini bitirip, çubuğunu doldurmaya başladı. Velikulu. bir kez öksürüp, konuşmaya başladı.

• Vallahi, emmi, bizi yaratana yemin ederim ki, anamla kavga etmediğim gün yok. Şimdi, biraz önce de, büyük bu kavga edip, buraya geldim.

Iludayar Bey. çubuğunu yakıp, dumanını üfleyerek şöy lc dedi.

-Hayır, Velikulu. ben artık senin sözüne inanmıyoru Öyle sanıyorum ki, ananla şimdi aynı fikirdesin. Sen. sen olsan, hiçbir zaman ona ana demezsin. Sen sen olsan, ne onun yanma gidersin, ne de onunla, aynı evde kalırsın? Niy Allah'a şükür, senin yerin yok mu? Bak, burası senin ket evin. Ne kudar kalırsan kal. Ye, iç; ölünceye kadar evir* kal. Yok, bunların hepsi laf Velikulu, ben lufı hemen anlarım. Sen istesen, aııaıı hemen razı olur’? Bu da laf mı?

-Peki, ernnıi kulun olayım, ben daha ne yapayım? Sen no Jetsen. ben de onu yapayım? Dalıa benim elimden ne gelir?

-Yani, şimdi sen sözümü dinleyeceksin öyle mi? Ç güzel, burada kal, ananın yanma gitme.

-Baş üstüne. Gitme diyorsan, gitmem. Ben ne diyonnn ki?

-Elbette, gitme tabii! Niçin gideceksin? 0. seni oğul y riııe koymuyor, sen ona una deyip dnünde mi duracaksın? Ui aıc. burada kal. "artık o eve dönmeyeceğim'' diye haber ver.

Zurna Sohbet Sitelerinde Doyumsuz Sohbet

Dunu aklına koyduktan sonra, bir dakika bile rahatı yoklu. Bu konuda çevirmediği dalavere kalmadı. Ama şimdiye kadar ııe yuplıysa, ne kadaı uğraştıysa da hiç bir netice alamadı. Sonuncu dalaveresi, Velikulu’yu gizleyip, zavallı kadının yavrusuna yüreği yanar da, belki razı olur diye başkanın Velikulu’yu, hapse attığını Zeynep’e duyunnuklı.

Velikulıı, aynı akşanı aıuıcsi ile münakaşa etti, çıkıp doğru kayın babası Hııduyar Beylere gilti.

Velikulu içeri girdi, selâm verip kenara durdu, sırtını evin duvarına dayııdt, Velikulu, otııımadı. O. bu eve her gelişinde ya kayınhabası ya kaynanası hemen ona yer gösterip, huş sözler söylerdi. Ama şimdi bunların hiç biri olmadı.

Hudayar Bey. nama/, kılıyordu, lludayar Bey‘in iki oğlu -Haydarkulu. altı yaşında: Muratkulu, dokuz yaşında- ktını yere, yüz üstü u/ımnuşlar. ellerini birbirinin üstiinc koyup, bucuklarını havaya kaldırarak, birbirlerinin bacaklarına vuruyorlardı. Gülsüm, yani Velikulu’nun nişanlısı Velikulu’yu görünce, çarşafa bürünerek, pamuk bohçası gibi çekilip karanlık köşeye oturdu, lludayar Bey’in karısı çocukların sol tarafında oturmuş, yüzünü sağ dizinin üstüne koymuştu.

Velikulu içeri girince de kadın, aynı vaziyette kalıp, yüzünü dizinin üstünden kaldırmadı. Tabii ki. bu saygısızlığ binnci nişanesi Sadece Muratkulu başını kaldırıp, güle dedi ki, “Vay, cmmoğhını geldi.”

lludayar Dey. namaz kılıyordu, ama kim onun şuralına dikkatle baksa, o an fikir deryasına, belki de gam deryasın daldığım hemen hissederdi. Nama/ı bitirip, Velikulu’ya döndü, ama yüzünün şeklini değiştirmedi.

-Velikulu, yavrum, niye ayııkta duruyorsun? Gelip olursan».

Velikulu, kenarda çömelerck, ayakkabılarını çıkarma başladı.

Hudayar Bey, seccadeden lesbihi alıp, çevirmeye ba ladı. Çocuklara dönüp, yaramazlık yapmasınlar diye, oıı' n azarladı. Fukat. Hudayar Bey'in azarı, bir kıl kadın bi

Zurna Sohbet ,Moda Sohbet ,Zurna Chat Eski Irc.Zurna.Net

bulup verecek ? Ama, istese elbette verir. Şimdi bu kadar nakil parası olmasa da, şüphesiz istese, yavaş yavaş bulur. Allah Kerbclayı llaydar’a rahmet eylesin, az çok bir şeyler bırakmıştı. Ancak hadise şu. Zeynep’in boğazını da kessen, Huduyar Bey'e iki yüz kapik de vermez, Çünkü, o Hudayar Bey "i çok iyi tanıyor. Asla, vermez. Gözünün oyuğuna sokacak bir kapik de vermez.

Zeynep, kaıanlıkta oturmuş, böyle düşünüyordu. Kızları da. biraz sakinleşmiş, yüzlerini annelerinin dizinin üstüne koymuşlardı. Ana ve yavruları, tam iki saat o avluda oturmuşlardı. Sonunda, kapı açıklı. Zeynep, Vclikulu zannetti. Biraz ytireği ferahladı.

Ah. ana, sen ne güzel insansın!

Anlaşılan kızlarda böyle zannettiler; çünkü, her ikisi de başlaımı kaldırıp, kupıya doğru haklılar. Ama. eve giren kişinin kulpağı, Velikulu’ııun kalpağından büyük görünüyordu. Zeynep, oğlu olmadığını anladı. Onun için, biraz korkarak sordu:

Eve giren adam, başkanın bekçisi Kasımali’ydi. Kusı-mali, kendini tanıtmadan, merakla sordu:

-O ne? Ev niye böyle karanlık? Herhalde kibritiniz

yok?

Zeynep, tekrar sordu.

-Cnııdaş, evin karanlığıyla senin işin ne? Ne diyeceksen söyle, çık git.

Kasımali. şöyle cevap verdi.

-Teyze, başkan, Hudayar Bey’in şikayeti üzerine oğlun Velikulu'yu hapse attı. Sana haber vereyim diye beni gönderdi. Sen Hudayar Bey’i razı etmezsen, oğlunu hapisten çıkarmayacak, vesselam.

Kasımali sözlerini bitirmeden, Kızze ile Ziba ağlamay başladılar. Bekçi, sözlerini bitirdi, iki dakika daha durup, çıkıp gitti.

Peki şimdi, Zeynep başına ne kül koysun? Peki şimd Zeynep başını nerenin taşma vursun? Zavallı kadın, sa kadar geceyi ağlayarak geçirdi.

8 Haziran 2016 Çarşamba

Zurna Sohbet Odalarında Konuşmalar

@KEMAL> Ne diyim
@KEMAL> Havin
@KEMAL> :)
@havin> bn su aygirinami
@havin> benziyorumm
@KEMAL> Estağfurullah
@KEMAL> Yok bee
@havin> ya
@havin> bosver onu
@KEMAL> Ne alaka
@havin> soylee
@havin> cokmu
@havin> kiloluyum
@havin> kemall
@havin> bakk
&SüRGüN> değilmisin
CaSPeR> kem gerçekleri sole
&SüRGüN> D:
CaSPeR> :D:D:D:D:D
@KEMAL> Yokk
CaSPeR> aha düştü
@havin> dustuu
&SüRGüN> :D:D:D:D:D
CaSPeR> yalan solediği için
@havin> alah seni ne etmesin
CaSPeR> :D:D:D:D:D
@havin> ur sahit oydu
@havin> oda olduu
CaSPeR> Ahå Ahå Ahå Ahå Ahå Ahå Ahå :):)
havin> tovbeee
CaSPeR> kem çarpıldın
@havin> ya
CaSPeR> :D:D:D:D:D
CaSPeR> Ahå Ahå Ahå Ahå Ahå Ahå Ahå :):)
@havin> sesli guldum
@havin> kemal tek sahit sensin bakk
@havin> sakin olmer
CaSPeR> doğruyu sole bak gene çarpılırsın
CaSPeR> :D:D:D:D:D
CaSPeR> dili kitlendi
CaSPeR> :D:D:D:D:D

7 Haziran 2016 Salı

Zurna Sohbet Odaları

Liseyi bitirdiniz ve üniversite sınavına girdiniz, hayaliniz olan üniversitenin kapısından girdiniz, muhtemelen ayrı bir eve çıktınız. bu esna da bir çok Sohbet edebilecek arkadaşlar da edinebileceğinizi unutmayın.
Üniversite hayatına başladığınız anda artık ailenizden uzakta kendi fikirleriniz ile yol almaya çalışacaksınız.
Tabi bu noktada bazı uyanık arkadaşlarınız da olacak. Arkadaşlarınızın yaptığı klişe eylem ve davranışlar ile karşılaşacaksınız. İşte o klişe davranışlar ve eylemler.

Üniversitede Evinize Gelen Arkadaşlarınızın Klişe Eylemleri Nelerdir?
Surat Üzgün ve Kalacak Yerim Yok! Haykırışları

Kendi evinizi tuttunuz, düzeninizi kurdunuz ve artık herhangi bir sorunla karşı karşıya kalmayacağınızı düşünürsünüz. Oysa yanılıyorsunuz. Birkaç gün sonra kapınız çalar ve fakültede gördüğünüz arkadaşınız kapınızda size kalacak yerinin olmadığını söyleyerek üzgün surat smilelarını fiziksel olarak yapar. bu sayede Chat ile de tanışmış olursunuz.


     
Emin Olun İlk Günler Hep Eğlencelidir

En başta bu durumu biraz yadırgasanız ve hatta arkadaşınıza üzülseniz de evinizde geçen ilk günler sizin de eğlenmenize yardımcı olacaktır. İlk günler çok heyecanlıdır, çünkü yeni birini tanımaya başlarsınız. Yeni özellikler keşfedersiniz, yeni bir bireyi tanıdığınız için adeta heyecanlanmaya başlarsınız.


     
Birkaç Gün Sonra Rahatsız Edici Noktalar Başlar

O hareketli, heyecanlı ve aynı zamanda da eğlenceli günler sadece bir hafta sonra artık mazide kalır. Kendi evinizde rahat bir yaşam süremediğinizi hissetmeye başlar ve bundan sonra da ruhunuzda daralmalar yüz göstermeye  başlar. Ne zaman gideceğini kendinize sorup durmaya başlar ancak; cevap veremezsiniz.


     
O Gelen Arkada Sadece Yatar

Bir evde yapılması gerekenler vardır. Örneğin; yemek yapılması gerekir, kira ödemelerinin gerçekleştirilmesi gerekir, artık faturalar birikmeye başlamıştır ve mutfaktaki eksiklikler için alışveriş yapılmalıdır. Ancak; evde mantıken 2 kişi olsanız da birden işleri yaparken tek kişi olduğunuzun farkına varırsınız. İşte bu en sinir bozucu taraftır.


     
Gözünüzde Batma Mı Var?

Gözünüze batan bir şeylerin olduğunu hissettiğinizde çıldırmanız an meselesidir. Hiçbir şey yapmıyor, hiçbir gidere ortak olmuyor ve kendi ihtiyaçlarını da size karşılatmaya başladı. En sinir bozucu tarafları keşfettiğiniz vakit; depresyon belirtileri göstermeye başlarsınız. Kendi evinizde asla mutlu olamazsınız ve yüzünüz hep asık durmaya başlar.